Kayıtlar

Haziran, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Abiciğim

  Rüyamda suya yarışıyorduk, uçarak ve sevinç içinde. İlmek ilmek değildi korku, bizler tane tane değildik. Suyun tadı kahramandı ve ağaçlar, yıldızlar… Her gündüz sevincinde gece nasıl da geldi. Zaman mı hızlandı, biz mi eskidik? Şiir çekildi sokaklardan, rüyalara. Biz zaten hiç buralı olmadık. Pansuman esnasında oralı olmayışa aldırdık, belki bundan. Bize açık her sorgu sırra haizdi, hakkı aranan her sevgi kutsal. Abiciğim, biz hiç sıfır toplamla yaşamadık. Yaşamın gücüne ve gizine inandık — iyi ki inandık. “Güle güle” derken tekrar tekrar baktık ve yalnız kaldığımızda kendimize, tekrar ve tekrar. Annemin en sevdiği çiçekler gelincikler, biliyorsun. Benim de öyle. Eminim senin de öyledir. Biz kırmızı güllerin adamı olmadık. Pembe güller, dedemin hatırası, başımın tacı. Dikenleri de sevmeyi öğreniyoruz artık.

Çünkü,

Ölü bir Martı duvar dibinde yatıyordu bembeyaz uykusuyla sessiz Ayışığından  parlaktı şehrin ışıkları Köşeyi dönünce polis karakolu Sokağın neresinden tutmalı ? Tutup kulağını burkmalı Soyunup Haziran’ın lekeli rengine boylu boyunca yatmalı