Karadenizlilik

youtube.com/watch?v=JsWxmo00Mmo


Videodaki Trabzonlu çocuk Trabzonlu değil. Olamaz. İmkansız. Karadenizli adam kaostan keyif almıyorsa kökü  dışarıdadır. Bir Karadenizli teoriyi kavrayamaz. Teorik düşünemez. Çünkü soyutlama yapamaz. En soyut kurduğu bağlantı pratik çözümler üzerinedir. Giren çıkan nedir, oluru nedir mesabesinde ancak hesap yapar. Sınıfsal pozisyonu itibariyle akademi endüstrisine ilahiyattan girebilen Karadenizliler bir nesil sonra kültür sanat ve sosyal bilimler alanına girince asıl o zaman kavga kopacak. Dadından yenmez tartışmalar göreceğiz.

Bir Karadenizli için ister ilahiyat kavgası olsun ister tarla sınırı kavgası yaklaşım aynıdır, fark etmez. Pratik zekasıyla oldurmaya bakar. Spekülatif düşünebilir. Kıvrak zekalıdır. İlahiyatta prim yapabilmeleri, Karadenizli ilahiyatçıların sivrilmesinin sebebi bu pratik zekâlarıdır. Meseleye dair çerçeve üreten bi adam çıkmaz aralarından. Soyut bir otoriteyle kavga eder dururlar. Zaman zaman diyanet, tarikatlar, gelenekçiler vs. karşılarına çıksa da kavga rakip yokken başlamıştır. Taraf tuttuğum zannedilmesin. Gelenekçi Karadenizliler de farklı değildir. Tarla sınırı olsa da fark etmez. Çünkü  meseleden ve kim olduğundan bağımsız olarak Karadenizli hukuk, usul çerçeve tanımaz. Sınır kavgada güç yetirebildiği yerde çizilir. Tarlada da böyledir, fıkıhta da böyle. Bir kötüleme olarak almayın laflarımı. Karadenizlinin bir sınır tahayyülü vardır. Bir de sınır tahayyülü olmayanları düşünün.

Mustafa Öztürk, Karadenizli profilinin özgün bir boyutunu ortaya çıkarır. Pratik zeka, her şeyi araçsallaştıran günümüz rasyonalitesine muazzam bir adaptasyon sağlar. Bu sebeple Öztürk, malzemeyi, ilahiyat tartışmalarını, her tarafından ele alabilir. Her tarafı haklılaştıracak argüman üretebilir. Aynı şekilde her cevabı işlevsiz kılacak soru üretebilir. Bu durum, bir ergenin dünyada yerini bulamadığı duygusal patlamalarıyla birleşince hiçbir teorik çerçeveye sahip olmayan ama taşıdığı rahatsız ton ve öfkeli duygusallık etkili bir eleştiri üretebiliyor.

Bahsettiğim özgün boyut, ilk okuma tecrübesiyle kendi bakışının önemini ilk defa kavramış birisinin objektif zemine olan inancının zedelenmesi ve kendi bakışının güçsüzlüğünü fark etmenin getirdiği rahatsızlıktan başka bir şey değil aslında mahiyet olarak. Fakat bir Karadenizlide bu rahatsızlık kavganın bir aracıdır sadece. Bu rahatsızlık başka birisini bohem yapabilir, bunalıma sokar, derinleştirir, bir cevap arayışına çıkarır. Karadenizli ise onu bir silaha çevirir. Önüne gelene de şarjörü boşaltır. Ayrıca sosyal statü itibariyle gençliklerinde götü başı dağıtacakları bir dönem geçirme imkanları olmadığı için bireyleşme süreci de Karadenizlilerin "Entellektüel" kavgalarını harlandırmaktadır. Aynı argümanlarla 19 yaşında Avrupalı özgur seks ve uyuşturucuya düşerken Karadenizli ilahiyatçı hıncını gariban gelenekçilerden çıkarmaktadır.

Az sabredin bunlar sosyal bilimci olunca kafamız rahatlayacak artık sekülerler uğraşacak Karadenizlilerle. Bir Karadenizli olarak Mustafa Öztürk' ün bir videosu vesilesiyle yazmıştım bu satırları. Kenarda dursun istedim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sözlü İfade

Kalbimi kırdılar Anneciğim

Endişe